Şu
sıralar uyuyamıyorum pek. Niye bilmiyorum. Gerçi şu sıralar neyi biliyorum ki
onu da bilmiyorum.
Pek karışık bir yaşamın ortasında buldum kendimi. Çevreme
gülümserken, hiç bir şey yokmuş gibi konuşmalarımı sürdürürken, bir yandan da
içimdeki tartışmalarda boğulur oldum.
Bildiğim birşeyler de yok değil aslında.
Karar vermeliyim bunun farkındayım en azından. Ya tamam ya devam belki de bu.
Hayatımda hiç bu kadar orta yerde kalmamıştım. Biliyorum,
bir adım atsam; tutuşur, yanar, ölürüm, yerimde dursam nefes alamaz; boğulurum.
Hangisi
olmalı? Farklı şeyler mi bunlar, işte bunu da bilmiyorum.
Ölüm.. Nasıl öldüğümüz
önemli midir ? Değildir diyorum hemencecik düşününce, sonuçta gidilen yer toprak öyle değil mi?.
Sizlerinde kafasını karıştırdım sanırım. Neyse diyeceğim o ki;
Şimdi ben,
Bu 'yaşamın ateş çemberi' nin tam ortasında; tek ayağı kırılmış bir sandalyede oturmuş, düşünüyorum derin derin, ne olacağını bilmeden.. Arada bir ayaklanıyorum gitmek için; sonra yine vazgeçiyorum.
Ve yavaş yavaş nefes alıyorum;
tüketmemek için ömrümü, direniyorum..