1 Ağustos 2013

AY BU GECE ATEŞ KIRMIZI !




Ay bile rengini değişiyor bu Gece.
Akşamın soğukluğu düşmeye başlayınca şehre, 
Ay bembeyaz bir şekilde göz kırptı evrene, tüm siyahlığına inat; gökyüzünün ve Gece'nin. 
Şu karanlıkta kafanı kaldırıpta bakarsan eğer bir beni görürsün; saçtığım beyaz ışığımla,
 Bir de etrafımda toplanan, hayranlıkla beni izleyen meraklı yıldızlarımı der gibiydi..
Gece git gide siyaha bürünürken o da korktu karanlıktan.. 
Ve eser kalmadı beyaz ışığından.. 
Sarardı önce rengi.. 
Kaybolmaktan korktu.. Çevresindeki parlayan yıldızların usulca uzaklaşıp onu yalnız bırakmasından.. Öyle de oldu..  
İşte gece inadına kararmaya devam etti, o bembeyaz Ay'ın ürktügünü korktugunu bile bile yıldızların daha fazla uzaklaşmasını ve Ay'ın ışığının sönmesini isteyerek..
Gökyüzü artık simsiyahtı.
Elden birşey gelmedi.. Saf beyaz Ay, büründü kırmızılara.. 
Korkudan ağladı, kendini sıkmaktan yoruldu, 
Ve ateş kırmızı damlayan göz yaşları artık tüm bedenini kapladı.. 
Evet artık ateş kırmızı bir rengi vardı Ay'ın. 
O artık beyaz ışığıyla çevresindeki yıldızların hayranlıkla izlediği değildi.
Korkaktı. Yalnızdı. Ağlıyordu. Kimse yoktu. 
Ateş kırmızısı rengiyle bağırıyordu kendince. 
Ama duyuramıyordu sesini..
İşte Gece, karanlık ve korkularla onu da hapsetti yalnızlığına !

Gece,
 " Hayat'ı " temsil ediyordu, bu Sessiz Kelimeler'imin oyununda
Ay ise;
 Bu oyunu okuduktan sonra derince bir nefes çekenleri; yüreğine..


BÜŞRA SABURLU