Merhaba mis kokulu kağıtlarım, merhaba yüreğimin sesi mürekkebim. Köhne bir evin fütursuzca düzenlenmiş odasında zifiri karanlığın içindeki tek ayağı kırık sandalyemden döküyorum sana yüreksancılarımı. Çatıdaki tahtalarımın arasından buram buram yalnızlık kokusu doluyor sessiz evime. Duvarlarım çatlamış, yüreğim nemli.
Bedenim titriyor, üşüyorum, hissizleşmiş ruhum. Gece avuçlarımda dans ediyor. Akreple yelkovan güneşi bana getirmek için sevişiyorlar. Tik tak tik tak..
Soğuk. Sessiz. Sensiz
her yanım. Yalnızca kelimelerimle dokunabiliyorum şuan sana. Ve işte bu yüzden
seçemiyorum kelimelerimi. Hangi kelimem sana dokunabilecek kadar değerli?
Hangisi sana dokunmayı hakedecek kadar saf, temiz? Söylesene yâr, hangisi
gözlerine bakarken yüreğini gördüğüm o an’daki hissi anlatabilir ya da hangisi
dudaklarımızın ilk dokunuşundaki heyecanı hissettirmeye yetecek kadar güçlü
kelimelerin?