Mürekkebim kendi doğuşunu
yazıyor..
Ufacıkken ellerim
ve küçücükken bedenim başladım, hislerimi mis kokulu defterlerime anlatmaya.
İnanır mısınız bilmem 2.sınıfta sırdaşım dostum diye başlayarak yazdığım günlük
defterlerim hala arşivimdedir. İşte belki de o zaman farkettim hislerimi kağıda
dökmenin bana mutluluk kattığını. Ve hiç bırakmadım elimden kalemimi, yaşadıkça
yazdım; yazdıkça yaşadım. Çoğu zaman şahit olduğum yaşamlardaki başrollerin
yerine koydum kendimi, bir nevi empati kurdum ve öyle akıttım mürekkebime
kelimelerimi. Usul usul yüreğimin en derinlerine inmeye başladım. Yüreğimin
sesini duyar oldum, ona kulak verdim ve duyguların değerini öğrendim.. Bir kaç
blog açtım ve insanlarla acılarımı sevinçlerimi daha doğrusu duygularımı
paylaşmayı öğrendim. Hiç tanımadığım insanlarla aynı anda aynı hisleri
yaşamanın güzelliğini sevdim, mutlu oldum, heyecanlandım, yazdım, daha çok
yazdım, daha çok paylaştım.
Sonra ne mi oldu? Tıklayın, kelimelerimin aşk'ını birlikte okuyalım.